1 Ekim 2009 Perşembe

Ankarada Mugam Fırtınası


Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun hocamızın "Azerbaycan Müziği" adlı yazısını aşağıda yolluyorum. Muğam Fırtınası estirenlere, bizi bu fırtınaya düşürenlere sevgi ve saygıyla...
Nazim Muradov
Azerbaycan Müziği
Ahmet B. Ercilasun, Yeniçağ Gazetesi, 30.09.2009
20. yüzyılda yüksek seviyede bir Türk müziği meydana getirdiğimizsöylenemez. Türk müziği olarak dinlediğimiz ya tarihî müzik, ya dafolklor (halk) müziğidir. Klasik Türk musikisi adı verilen tarihîmüziğimiz de birkaç istisna dışında 19. yüzyıldan geriye gitmez. Itrî,Hâfız Post gibi istisnaların yüksek seviyesi hemen fark edilir. Onlarıdinleyince klasik Türk müziğinden çok şeyin günümüze ulaşmadığınıanlarız. Türk sanat müziği adıyla 20. yüzyılda yapılan besteler ise,Münir Nurettin gibi birkaç istisna dışında, 19. yüzyıldakilerinseviyesine de ulaşamaz. Bütün halk müziklerinde olduğu gibi, halkmüziğimizin de ancak bir kısmı yüksek seviyededir. O da iyi icraedilmek şartıyla. 20. yüzyılda üstün bir Türk müziği yaratılamamış;meydan, özellikle yüzyılın ikinci yarısında arabesk ve popabırakılmıştır.Türkiye dışındaki Türk dünyası için aynı şeyi söyleyemeyiz. 20.yüzyılı esaretle geçiren Türk dünyasında çok yüksek seviyede bir Türkmüziği oluşturulmuştur. Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan veKırgızistan'da; özellikle Azerbaycan'daki Türk müziği, dünyaklasikleriyle yarışabilecek seviyededir. Bir yandan Üzeyir Hacıbeyligibi dâhi bir sanatkârın Köroğlu, Leyla-Mecnun, Arşın Mal Alan gibioperaları, bir yandan Bülbül, Reşit Beybutov gibi opera terbiyesialmış dâhi icracılar Azerbaycan Türk müziğini zirveye taşıdılar.Zamanımızda Gara Garayev, Fikret Emirov, Arif Melikov gibi büyükkompozitörler yetişti. Muğam ve halk müziğinde Arif Babayev, MüslimMagomayev, Lütfiyar İmanov gibi icracılar; sazda Adalet, tarda BabaSalahov, Gurban Pirimov, kemançede Habil Aliyev, Şefiga Ayvazova gibiustalar Azerbaycan Türk müziğinin büyük isimleridir. "İcra" terimiüzerinde ısrarla duruyorum; çünkü müzikte en az beste kadar icra daönemlidir. İcranın ne demek olduğunu daha somut olarak hissetmekisteyenler yukarıdaki isimlerden herhangi birini internetten veyaAzerbaycan TV, İctimai TV gibi Azerbaycan televizyonlarındandinleyerek anlayabilirler.
Azerbaycan müziğini canlı olarak dinleyebilmenin bir yolu da zaman zaman ülkemize gelen müzik gruplarını ve operaları izlemektir.

Bugünlerde İzmir Azerbaycan Kültür Merkezi Derneği, Mutellim Demirovile İlahe İbadova'yı Türkiye'ye getirdi. İkili ve saz arkadaşları "Azerbaycan Muğam Fırtınası" adıyla Ankara, İzmir ve İstanbul'dagerçekten de bir musiki fırtınası estirdiler. İzmir Azerbaycan KültürMerkezi ile Iğdır Kültürünü Koruma ve Yaşatma Derneği'nin Ankara'da düzenlediği konseri izleme imkânı buldum. Müziğin ne demek olduğunu,Azerbaycan müziğinin ne demek olduğunu, muğam musikisinin ne demek olduğunu bir kere daha anladım. Azerbaycanlı icracıların elinde umumiyetle, Azerbaycan'da gaval adı verilen bir daire bulunur ve muğam sanatçıları bu daireyle bütünleşerek sanatlarını icra ederler.

Mutellim Demirov icraya başlayınca sahne gözünüzün önünden yok olur. Gözünüzün gabağında âdeta, sadece Mutellim ve onun dairesi, kulağınızda sadece onun sesi vardır. Hayır sadece sahne değil, bütün salon, o anda içinde bulunduğunuz bütün mekân ilahi bir sesle ilahibir yolculuğa çıkar. Sanki bir şaman, bir büyücü, Gök Tanrının 17.katındaki esrarengiz kapılarını açar da sizi o güne kadar hiçgörmediğiniz, hiç şahit olmadığınız âlemlere götürür. Sanki peygamberle miraca çıkmış, Ulu Varlığı hissetmiş gibisinizdir. Sanki o"kün" ânındasınızdır; Ulu Varlık "ol" dedi ve bütün âlem bulut bulut,duman duman, yıldız yıldız, deniz deniz, dağ dağ bütün âlem oluşmayabaşladı ve Ulu Varlık bütün âlemin içine dağıldı; senin, benim,güneşin, uzayın içine dağıldı. Sanki bütün âlem "ben" oldum;Nesimi'nin "mende sığar iki cihan, men bu cihana sığmazam" dediği gibibütün cihanı kapladım. Sonra ayılıp kendime geldim ki Mutellim bütün dinleyicileri peşine takmış, esrarengiz yolculuğuna devam ediyor.Eğiliyor, bükülüyor; başını sağa sola, aşağı yukarı çeviriyor; ayaklarıyla yeri kazıyor; dairesini göğsüne, yanağına yapıştırıyor; bir Hurufi dervişi gibi kendinden geçmiş; dinleyicileri de özlerinden almış; bir büyük ve ilahi kervan oluşturmuş, nereye ise bir yere götürüyor. Aklın durduğu, duyuların yok olduğu; sadece kalbin çırpındığı bir yere. O an bir mucize içinde yaşadığımı hissediyorum. Sanki bütün bir âlemin, bütün bir kevn ü mekânın oluşum ânını birlikte yaşıyorum. Yeniden kervana katılıyorum ve kervanda yok oluyorum.Kendimi bulmak için birkaç gün geçti. Kendimi buldum ve bu yazıyı yazıyorum. İyi ki Azerbaycan var; iyi ki Azerbaycan'da muğam var; iyiki İlahe İbadova ve Mutellim Demirov var!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder